JhPcLAj. KuranYÛNUS Suresi13. Ayetiوَلَقَدْ أَهْلَكْنَا الْقُرُونَ مِن قَبْلِكُمْ لَمَّا ظَلَمُواْ وَجَاءتْهُمْ رُسُلُهُم بِالْبَيِّنَاتِ وَمَا كَانُواْ لِيُؤْمِنُواْ كَذَلِكَ نَجْزِي الْقَوْمَ الْمُجْرِمِينَve lekadve andolsun kiehlek-nâhelâk ettikel kurûneasırlar, devirler, çağlar, o çağlarda yaşayan nesillermin kabli-kumsizden öncelemmâ zalemûzulmettikleri zamanve câet-humve onlara geldirusulu-humonların resûlleribi el beyyinâtibeyyinelerle, delillerleve mâ kânûve olmadılarli yu'minûîmân edecekkezâlikeişte böyleneczicezalandırırızel kavme el mucrimînemücrim suçlu kavmi Abdulbaki GölpınarlıAndolsun ki sizden önce gelip geçen nice toplulukları zulmettikleri için helâk ettik. Peygamberleri, onlara apaçık delillerle gelseydi gene de inanmazlardı. İşte mücrim topluluğu böyle cezâlandırırız ParlıyanAndolsun ki, sizden önce peygamberleri kendilerine mucizeler getirdiği halde, varoluş gayelerine aykırı hareket ettikleri için, nice nesilleri yok ettik; onları helak etmeseydik bile, yine de iman edecek değillerdi. İşte günaha gömülüp giden toplumları, biz böyle UğurAndolsun ki sizden önce, peygamberleri kendilerine mûcizeler getirdiği halde yalanlayıp zulmettiklerinden dolayı nice milletleri helâk ettik; zaten onlar iman edecek değillerdi. İşte biz suçlu kavimleri böyle HulusiAndolsun ki, sizden önceki nesilleri, kendilerine Rasûlleri açık deliller olarak geldikleri hâlde, zulümleri ve iman etmemeleri nedeniyle helâk ettik. . . Suçlu toplumları işte böyle cezalandırırız!Ahmet TekinAndolsun ki, sizden önce, Rasulleri, kendilerine açık mûcizeler, delillerle geldiği halde, yalanlayıp âsi olduklarından, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engellediklerinden, haksızlık ettiklerinden dolayı nice nesilleri helâk ettik. Zaten onlar iman edecek değillerdi. İşte biz, İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsileri, suçlu kavimleri, milletleri böyle Varol Sizden önce, peygamberleri kendilerine apaçık delillerle geldiği halde haksızlık ettiklerinden ve zaten iman etmeyecekleri için nice nesilleri helak ettik. İşte suçlular topluluğunu böyle BulaçAndolsun, sizden önceki nesilleri, resulleri kendilerine apaçık deliller getirdiği halde, zulmettikleri ve iman etmeyecek oldukları için yıkıma uğrattık. İşte biz, suçlu, günahkar olan bir topluluğu böyle Fikri YavuzAndolsun, biz, senden önceki devirlerdekileri, kendilerine Peygamberleri mucizelerle geldikleri halde, zulmettikleri ve imana gelmedikleri vakit helâk ettik. İşte mücrim kavimleri, biz böyle BayraklıAndolsun, sizden önce, peygamberleri kendilerine açık belgeler getirmişken inanmayarak haksızlık ettikleri zaman, nice nesilleri yok ettik. İşte, suçlu topluluğu böyle SadakAnd olsun ki, sizden once nice nesilleri, peygamberleri onlara belgeler getirmisken, haksizlik ederek inanmadiklari zaman yok etmistik. Iste biz suclu milleti boyle YıldırımAnd olsun ki sizden önce nice kuşakları, kendilerine peygamberlerimiz açık belgelerle gelmişken baş kaldırıp zulmettikleri ve imâna gelmiyecekleri sabit olup dönme ihtimalleri kalmadığı zaman yok ettik, işte biz, suçlu-günahkâr milleti böyle KülünkoğluAndolsun ki, sizden önceki nice nesilleri, peygamberleri onlara apaçık deliller getirdikleri hâlde zulmettiklerinden dolayı helâk ettik. Onlar zaten inanacak değillerdi. İşte biz suçlu toplumu böyle İşleri eskiAnd olsun ki, sizden önce nice nesilleri, peygamberleri onlara belgeler getirmişken, haksızlık ederek inanmadıkları zaman yok etmiştik. İşte biz suçlu milleti böyle VakfiAndolsun ki sizden önce, peygamberleri kendilerine mûcizeler getirdiği halde yalanlayıp zulmettiklerinden dolayı nice milletleri helâk ettik; zaten onlar iman edecek değillerdi. İşte biz suçlu kavimleri böyle YükselSizden önceki nice nesilleri, zulmettikleri zaman yok etmişizdir. Elçileri kendilerine açık delillerle gitmişlerdi, ancak onlar inanmayı reddetmişlerdi. Suçlu toplumları böyle Hamdi YazırCelâlim hakkı için biz sizden evvelki kurunu, kendilerine Peygamberleri beyyinat ile geldikleri halde zulmettikleri ve iymana gelmeleri ıhtimali kalmadığı vakıt helâk eyledik, işte mücrim kavmleri biz böyle cezalandırırızElmalılı sadeleştirilmişAndolsun ki, Biz sizden önceki yüzyılların nesillerini, kendilerine peygamberleri açık deliller ile geldikleri halde, zulmettikleri ve iman etme ihtimalleri kalmadığı vakit helak ettik. İşte suçlu kavimleri böyle sadeleştirilmiş - 2Andolsun ki, sizden önceki devirlerin bir çok kavmini, peygamberleri kendilerine bir çok belge ile geldikleri halde zulmettikleri ve imana gelmedikleri için helak ettik. İşte günahkârlar topluluğunu biz böyle KuranSizden önceki nice kuşakları, peygamberleri kendilerine açık gerçekler getirmişlerken, zalimce davranarak iman etmeye yanaşmadıkları için yokettik. İşte biz ağır suçlu toplumları böyle OnanAndolsun, sizden önceki nesilleri, resulleri kendilerine apaçık deliller getirdiği halde, zulmettikleri ve inanır olmadıkları / inanmadıkları için yıkıma uğrattık. İşte Biz, suçlu, günahkar olan bir topluluğu böyle Basri ÇantayAndolsun ki ey Mekkeliler sizden evvelki devirler de geçmiş ümmetler i — peygamberleri kendilerine apaçık deliller ve mu'cizeler getirdikleri halde onları yalana çıkarmak, hakka karşı dâima kuvvet istimal etmek suretiyle zulm etdikleri, îmana gelmeyecekleri sabit olduğu için — helak etmişizdir. İşte günahkârlar güruhunu biz böyle cezalandırırız. Hayrat Neşriyat Celâlim hakkı için, sizden önceki nesilleri, kendilerine peygamberleri mu'cizelerle geldikleri hâlde zulmettikleri ve îmân edecek de olmadıklarından helâk ettik! İşte günahkârlar topluluğunu böyle KesirAndolsun ki; sizden önce nice nesilleri zulmettikleri zaman helak ettik. Peygamberleri onlara apaçık delillerle geldikleri halde, onlar inanmamışlardı. İşte Biz, suçlu kavmi böyle ÇelikHiç şüphesiz sizden önce, peygamberleri kendilerine mucizeler getirdiği halde zulmettiklerinden dolayı nice nesilleri helâk ettik. Onlar zaten iman edecek değillerdi. İşte biz suçlu kavimleri böyle EsedVe gerçek şu ki, sizden önce, kendilerine gönderilen peygamberler onlara hakkın apaçık delillerini getirdikleri halde inat ve ısrarla zulüm ve kötülük yapmaya devam ettikleri zaman, nice nesilleri yok ettik; çünkü onlar bu delillere ya da peygamberlere inanmayı reddettiler. Biz işte böyle cezalandırırız, günaha gömülüp giden Nasuhi BilmenAndolsun ki, Biz sizden evvelki nice nesilleri, zulmettikleri zaman helâk ettik. Halbuki, onlara peygamberleri beyyineler ile gelmişlerdi. Onlar ise imân eder olmadılar. İşte günahkârlar olan kavmi Biz böyle ÖngütAndolsun ki, sizden önce nice nesilleri zulmettikleri zaman helâk ettik. Peygamberleri kendilerine apaçık delillerle geldiği halde, onlar iman etmemişlerdi. İşte biz günahkârlar topluluğunu böyle PirişAnd olsun ki , sizden önce nesilleri, resulleri onlara belgeler getirdikleri halde zulmedip, iman etmedikleri için yıkıma uğrattık. Suçlu bir toplumu işte böyle YıldırımSizden önceki devirlerde geçen nice ümmetleri,Peygamberleri kendilerine açık deliller mûcizeler getirdikleri halde, zulmedip iman etmedikleri için imha ettik. İşte suçlular güruhunu Biz böyle AteşSizden önce, zulmettikleri ve peygamberleri kendilerine açık kanıtlar getirdikleri halde inanmadıkları için nice nesilleri helâk etmişizdir. İşte suç işleyen kavmi böyle KuranAndolsun, sizden önceki nesilleri, peygamberleri kendilerine apaçık deliller getirdiği halde, zulme saptıkları ve iman etmeyecek oldukları için yıkıma uğrattık. İşte biz, suçlu, günahkâr olan bir topluluğu böyle ŞimşekSizden önce nice kavimleri, zulmettiklerinde Biz helâk ettik. Halbuki peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişlerdi; lâkin onların inanmaya niyetleri yoktu. Öyle mücrimleri Biz işte böyle Nuri ÖztürkYemin olsun ki biz sizden önceki kuşakları, zulmettikleri ve resulleri kendilerine açık kanıtlar getirdiği halde inanmadıkları için, helak ettik. Günaha batanlar topluluğunu biz böyle cezalandırırız. En çok arananlar kelimelerEn çok okunan hakkında33 farklı kuran mealini aynı anda okumanızı ve kıyaslamanızı sağlar, Kuran ayetlerinin Arapçasını okunaklı şekilde sunar. Arapça okunuşlarını Türkçe seslendirme karşılığıyla birlikte görebilmenize yarar. Hepsinden önemlisi, Çok uzun çalışmalar sonucu özel olarak geliştirilmiş arama motoru ile; Tüm kuran meallerini ve arapça karşılıklarını doğru ve hızlı şekilde aramanızı sağlar. Yunus Suresinin Fazileti Hakkında Hadisi Şerifler Resulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem buyurdu ki "Her kim Yunus suresini okursa, Yunus Aleyhisselam’a inanan ve inanmayanlar ve ayrıca firavunla beraber suda boğulanlar sayısınca on hasene verilir."1 Yunus Suresinin Sırları Hakkında Rivayetler Düşmanının şerrinden korunmak için 21 kere okunur. Vücudunun herhangi bir yerinde ağrı olan kişi, bir kap içersine Yunus Suresinin 12. ayeti kerimesini mürekeble yazıp zeytinyağı doldurur ve o kabı ateşte ıstttıktan sonra ağrıyan yerin üzerine sürmelidir. Kolay doğum yapmak isteyen kişi, Yunus Suresinin 31. ayeti kerimesini yazıp sağ kolunun pazusuna bağlamalıdır. Kolay yollardan para kazanıp kısa zamanda zengin olmak isteyen kişi de, bu ayeti kerimeyi üzerinde taşımalıdır. Gönül darlığı çeken kişiler, bir kere Besmele ile beraber Yunus suresinin 57. ayeti kerimesini çokça okumalıdır. Saralı hastaya Yunus suresinin 59. ayeti kerimesi okunursa, Allah’u Teala’nın izni ile şifa bulur. Sihir ve Büyüyü tesirsiz hale getirmek için Yunus suresinin 80-82. ayetleri sürekli okunmalıdır. Her türlü maddi ve manevi hastalıklarına şifa arayan şunu yapmalıdır Aşağıdaki zikredilen Yunus suresinin 87. ve 107. ayeti kerimelerini plaka halinde bir şekerin üzerine yazmalı ve sabah ezanı okunurken bir nehirden alınmış bir suyun içinde eritilerek şifa niyetine içilmelidir. Hasan Şazeli Kuddise Sirruh yakınlarına ruhi sıkıntılar hususunda [Ya Vesilu Ya alimu, Ya Zelfedl’il azim] duası ile beraber Yunus Suresinin 107. ayetini okumayı tavsiye buyururlardı. Dipnotlar Beyzavi, Beyzavi Tefsir Envarut-Tenzil ve Esrarut-Te’vil, 1/418 Yunus Suresi 10. ayeti ne anlatıyor? Yunus Suresi 10. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...Yunus Suresi 10. Ayetinin Arapçasıدَعْوٰيهُمْ ف۪يهَا سُبْحَانَكَ اللّٰهُمَّ وَتَحِيَّتُهُمْ ف۪يهَا سَلَامٌۚ وَاٰخِرُ دَعْوٰيهُمْ اَنِ الْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ۟ Yunus Suresi 10. Ayetinin Meali AnlamıOnların cennette “Allahım! Sen her türlü kusurdan ve ortaktan uzaksın!” diye dua edecek; birbirlerine olan iyilik ve âfiyet dileklerini ise “Selâm!” sözüyle sunacaklardır. Dualarının sonunda da “Âlemlerin Rabbi Allah’a hamdolsun!” Suresi 10. Ayetinin TefsiriAllah Teâlâ’nın, kendilerine iman ve amel-i sâlih nasip ettiği bahtiyar kullar, dünyada doğru yol üzere bir ömür sürerler; âhirette de nimetlerle dolu cennetlere erişirler. 10. âyette cennetliklerin gönüllü olarak yaptıkları zikir ve tesbihleri, birbirlerine iyilik ve âfiyet dilekleri ve duaları haber verilir. Onların› Nidâları, zikir ve tesbihleri سُبْحَانَكَ اللّٰهُمَّ sübhânekellahumme “Allahım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim; sen çok yücesin, çok büyüksün!” sözüdür. Onlar bütün korku ve hüzünlerden kurtuldukları, hakke’l-yakîn imana ulaştıkları için gönüllerinin ta derinliklerinden gelen bir muhabbet ve iştiyakla, tabii olarak, zorlanmaksızın Allah’ı tesbih ve tenzih ederler.› Birbirlerine iyilik ve âfiyet dilekleri سَلَامٌ selâm “Her türlü kötülüklerden, çirkinliklerden ve hoşa gitmeyen durumlardan dâimî bir selâmet” talebidir. Bu iltifat onlara meleklerden de gelecektir. Âyet-i kerîmede buyrulur “Melekler her kapıdan yanlarına varıp onlara Sabrettiğinizden dolayı size selâm olsun! Bakın, dünya hayatının mutlu sonu ne kadar güzelmiş!» derler.” Rad 13/23-24 Bu iltifat onlara Cenâb-ı Hak’tan da gelecektir. Bu hususta da şöyle buyrulur “Merhameti pek bol olan bir Rabden onlara hitâben Selâm!» sözü vardır.” Yâsîn 36/58› Dualarının sonu ise اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ elhamdu lillâhi rabbil âlemin “Âlemlerin Rabbi Allah’a hamdolsun” demeleridir. Cennetlikler her dualarının, her zikir ve tesbihlerinin, her türlü surûr ve neş’elerinin sonunda Allah’a yüce ve sonsuz cennet nimetlerine erişebilmek için insanın fıtratındaki acelecilik hastalığını sabır ilacıyla tedavi etmesi, gözünü peşin dünya lezzetlerinin ötesinde uhrevî nasiplere çevirmesi ve kendini o nimetlere ulaştıracak kulluk yolunda gayret, samimiyet ve dürüstlükle yürümesi istenmektedirYunus Suresi tefsiri için tıklayınız...Kaynak Ömer Çelik TefsiriYunus Suresi 10. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız... İslam ve İhsan Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Vemâ kâne linefsin en tu/mine illâ bi-iżniAllâhic veyec’alu-rricse alâ-lleżîne lâ ya’kilûneAllah'ın izni olmadıkça hiç kimse inanamaz. Düşünüp akıl etmeyenlere de azap eder.Hayır! Allah’ın izni olmadan gerçeği araştırıp Hakka teslim olmadan hiç kimse iman edemez. O Allah, akıllarını kullanmayan ve nefsi hevâlarına uyanları imandan ve İslam’dan mahrum ve murdar kılıp bırakır.Allah'ın izni olmadıkça hiçbir kimse iman etmez; Allah, azabı ve rezilliği, akıllarını kullanamayanlara musallat iradesiyle bilgilendirme gerçekleşmeden hiçbir kimsenin iman etmesi mümkün değildir. Allahın vahiyle, melekle, kitapla, peygamberle iradi bilgilendirmesine rağmen akıllarını kullanmayan, gelişmeyen, iman edip cehaletten kurtulmayan fertlerin ve toplumların boynuna Allah kirli, pis, cahil, kâfir ve ceza mahkûmu yaftası Kur’an-ı Kerim, 11/118-119; 13/31; 28/56; 88/21-22; et-Tefsîru’l-Kebir, 17/ dilemedikçe hiç kimse iman edemez. O, iğrenç azabı akıl erdiremeyenlerin üzerlerine izni olmaksızın, hiç kimse için iman etme imkanı yoktur. O, akıl erdiremeyenlerin üzerine iğrenç bir pislik izni olmadıkça, hiç bir kimsenin iman etmesi mümkün değildir. Bir de Allah, akıllarını iyi kullanmıyanlara azab kimse Allah’ın izni olmadan inanamaz. Allan manevi azabı, o akıl etmeyen insanların üzerine izni olmadan hiç kimse inanamaz. O, akıllarını kullanmayanları murdar tarafından izin olmadan, kimse inan edemez, anlamayan kimseleri o azaba uğratırAllah'ın izin vermedikçe elbette ki hiç kimse iman etmez. Ama inanmak iradesi insanın elindedir. Allah pisliği huzursuzluğu, kokuşmuşluğu, azabı, akıllarını kullanmayanların üzerine 11/118-119, 13/31, 28/56, 88/21-22İnsanları özgür iradeleriyle yaratan Allah’tır. Allah isteseydi bu iradeyi kuluna vermez, onu iman etmek zorund... Devamı..Allâh’ın izni olmaksızın bir insân nasıl mü’min olur? Bunı anlamıyanlara Allâh te’âlâ ’azâb izni olmadıkça hiç kimse inanamaz. O, aklını kullanmayanlara kötü bir azab izni olmadıkça, hiçbir kimse iman edemez. Allah, azabı akıllarını güzelce kullanmayanlara izni olmadan hiç kimse inanamaz. O, akıllarını kullanmayanları murdar inkârcı bir kişi ALLAH'ın izni olmadan inanamaz ve O, akıllarını kullanmayanları rezilliğe mahkum izni olmadıkça hiçbir kişinin iman etmesi mümkün değildir. Akıllarını kullanmayanlar üzerine Allah bir uğursuzluk izni olmadıkça hiç bir nefs için iyman edebilmek yoktur ve akıllarını husni isti'mal etmiyenleri o pislik içinde bırakırAllah'ın bilgisi¹ dışında hiç kimsenin iman etmesi mümkün Ve aklını kullanmayanları rics³ ile karşı karşıya bırakır. 1- Uygun görmesi. 2- 96. ayetten 101. ayete kadar şu husus ifade edilmektedir Zulmedenlere/Zalimlere Allah hidayet etmeyecek. Zira onlar, zulümle... Devamı..Allahın izni olmadan hiç bir kimsenin îman etmesi mümkün değildir. O, akılları iyi kullanmazlara murdarlık azâb Allah'ın izni olmadan hiçbir kimsenin îmân etmesi mümkün değildir.2Fakat O, irâdesini îmâna sarf eden kullarını hidâyete muvaffak kılar. Azâbı ise, akıllarını kullanmayan îmânsızlara verir.2“Îmân, Sad-ı Taftazânî’nin tefsîrine göre Cenâb-ı Hakk’ın istediği kulunun kalbine, cüz’-i ihtiyârının sarfından kulun cüz’î irâdesini kullanma... Devamı..Herhangi bir nefsin kişinin Allah dilemedikçe iman etmesi yoktur[14]. Allah aklını kullanmayanları pislik içinde bırakır.[14] Bu ayette Allah insanların iman etmelerine kendilerinin karar vermesini ve imanlarının sorumluluklarını da kendilerinin üstleneceğini, elçisine h... Devamı..Allah’ın uygunu olmadıkça kimse inanç getiremez. Allah azabı aklını kullanamıyanlara izni olmaksızın hiçbir kimse iman getiremez. Allah delâile akıl erdirmeyenlere de mahrumiyet [²] verir.[2] Yani Allah ayat-ı İlâhiye'yi taakkul etmeyen kısmını imandan mahrum eder, ona azap verirAllah’ın izni olmaksızın hiçbir nefis/kimse inanmaz⁴¹. O, aklını kullanmayanların üzerine pislik/belâ [rics] Bu ayet bir önceki ayetle beraber ele alınmalıdır. 42 Aklını kullanmayanların yaptıkları işlerden ne kadar pişman oldukları gözler önündedir.... Devamı..Allah'ın izni olmadıkça hiç kimse iman edemez. O, aklını kullanmayanların üzerine bir pislik karar ne kadar çırpınsan da, Allah izin vermedikçe hiç kimse iman etmez. Ve şu halleriyle, Allah buna izin vermeyecektir. Çünkü O, akıllarını kullanmayan böyle önyargılı ve kötü niyetli insanların kalpleri üzerine, hakîkati görme yetisini kirletip örten, vicdan ve kabiliyetini körelten, akıllarını kullanma özelliklerini yok eden mânevî pislikler yağdırır! Bu ilâhî kanun gereğince, hakîkate yönelmeyen insanların iman etmeleri mümkün kimse için Allah’ın izninden başka inanması olası değildir. Akletmeyenlere Rezalet izni olmadan, kimse imana gelmez. Allah, kafasını çalıştırmayanları pis işlere ki Allah’ın izni olmadan hiç kimse inanamaz. Rabbin inanmanın kurallarını önceden bildirmiştir. İnsanlar kendi akıllarıyla, kendi iradeleriyle inkârı veya imanı seçerler. Hiç bir varlık, hiç bir kimse, insanın inanmasına veya inanmamasına hükmedemez. İnsanlar çeşitli nedenlerle birtakım insanların inanmalarını isteseler bile, bu isteme ancak temenniden ibarettir. Sen sevdiklerini iman etmeye zorlasan ne çıkar? İnandım der, ama inanmamıştır. İman eden kişiyi inkâra zorlasalar ne çıkar? İnkâr ettim der, ama inkâr etmemiştir. Rabbin hiç kimseyi zorla söyletilenlerden sorumlu tutmaz. İnsanlar insanların kalbini değiştiremez. Sadece Rabbin insanların kalbindekini değiştirmeye kadirdir. Ancak Rabbin hiçbir insanın kalbini, kendisi istemedikçe değiştirmez. Rabbinin adaleti budur. Rabbin ister ki; kalbiyle inananla, kalbiyle inanmayan ayrılsın! Hiçbir baskı yapılmasın! Çünkü Rabbin insanları özgür iradeleriyle seçtiklerinden, özgür iradeleriyle yaptıklarından sorumlu tutar. Değilse zorla iyilik yaptırılanla, zorla kötülük yaptırılan arasında hiçbir fark yoktur. Zorla yaptırılan şeyler insanlara ait değildir. Kim insanları zorlayarak inkâra sürüklerse katımızdaki cezası çetindir. Kim de iyilik yapmaya zorlandığı için iyilik yapmışsa karşılığını alamaz. Çünkü Rabbin isteyerek, gönülden yapılan şeyleri mükâfatlandırır. Allah’ın izni olmadan kimse inanamaz. [*] Akıllarını kullanmayanlara pislik verir yağdırır. [*]Âyette sözü edilen [iznillâhi] tamlaması “Allah’ın izni, müsaadesi, yol göstermesi, gerçeği duyurması, yardım etmesi, kolaylaştırması ve hüküm vermes... Devamı..Hiçbir kimsenin Allah’ın izni olmaksızın îman etmesi mümkün değildir¹. Ve Allah dilerse akıllarını kullanarak îman etmeyen kimseleri pislik şirk/küfür/azap içerisinde Akıllarını/iradelerini kullanarak Allah’a îmanı tercih etmek insanlara, îmanı gönüllere tam olarak yerleştirmek ise Allah’a aittirhem de, hiç kimsenin, Allah’ın izni olmadıkça ¹²³ asla imana erişemeyeceği ve aklını kullanmayanlara alçaltıcı, bayağılaştırıcı [inançsız]lığı musallat edenin O olduğu gerçeği ortadayken? ¹²⁴123 Yani, doğruyla eğriyi ayırd etme yetisi de dahil, insan doğasına yerleştirdiği kuvvet ve yatkınlıklar yanında bir de bizâtihî Allah’ın yol gösterm... Devamı..Allah’ın izni akıl ve irade vermesi olmasaydı hiç kimse iman edemezdi. Zira O, aklını kullanmayanları pislik içinde bırakır. 21/10, 25/44, 67/10Hem Allah’ın akıl ve irade vermek sûretiyle gerçekleşen izni olmasaydı, hiçbir insan imana eremezdi! Ve O aklını kullanmayanları pisliğe mahkûm eder![¹⁶⁷⁴][1674] Zımnen Kokuşmuş ve çürümüş bir hayatı yaşamaya. Veya “onur kırıcı iğrenç musibetlere..” Ricsin “pislik” anlamı için bkz 771, not 54. Ayrıc... Devamı..Hiçbir şahıs için Allah Teâlâ'nın izni olmaksızın imân etmek kabil değildir. Ve murdarlığı âkilâne düşünmez kimselerin üzerine izni olmadıkça hiç bir kimsenin iman etmesi mümkün değildir. O, akıl ve iradelerini iman tarafına kullananlara iman nasib eder. Fakat akıllarını çalıştırmayanlara ise şeytanı musallat eder, o pislikte bırakır. [11, 118-119; 13, 31; 88, 21-22; 28, 56]Allah'ın izni olmadan hiç kimse inanmaz ve Allah pisliği huzursuzluğu, azabı, akıllarını kullanmayanların üzerine izni olmadıkca bir nefs îmân idemez. Allâh Te'âlâ mundar 'azâbını, ta'akkul itmeyenler üzerine havâle onayı olmadan kimse inanıp güvenmiş mümin sayılmaz. Allah, aklını kullanmayanların üstünde inançsızlık pisliği izni olmadıkça hiç kimse inanamaz. O, aklını kullanmayanlara kötü bir azap verir. Ve pisliği akıllarını kullanmayanların üzerine kimse Allah'ın izni olmadan iman etmez. Aklını kullanmayanlara ise, O, pisliği17 musallat eder.17 İnkâr ve isyan pisliği. Yahut pek fena bir izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine olmadı hįç nefs kim įmān getüre illā Tañrı destūrıyıla. daħı ķılur 'azābı anlaruñ üzere kim īmān getürmek yoḳdur bir nefse illā Tañrı Taālā buyruġı bile. Daḫıḳılur Tañrı Taālā rüsvāylıġı ol kişiler üstine ki fikr eylemezler delīl‐ kəs Allahın izni olmadan iman gətirə bilməz buna görə də əbəs yerə özünü yorma. Allah Özünün öyüd-nəsihətlərini, hökmlərini anlamayanları əzaba kəsafətə düçar is not for any soul to believe save by the permission of Allah. He hath set uncleanness upon those who have no soul can believe, except by the will of Allah,1481 and He will place Doubt1482 or obscurity on those who will not To creatures endued with Will, Faith comes out of an active use of that Will. But we must not be so arrogant as to suppose that that is enough. A... Devamı..

yunus suresi 13 ayet fazileti