uwl58f. Photo by Priscilla Du Preez on UnsplashKitap okuma oranın günden günden arttığı bir ülkede yaşıyoruz. Okuma oranı artıyor fakat sayı olarak artıyor. Biz biliyoruz ki bir eylemin sayısı onun kalitesini belirlemez. Bu yazıda buna değinmek istiyorum. “Evet okuyoruz ama nasıl okuyoruz? Okuyoruz ama etkili mi okuyoruz yoksa sadece okuyup mu geçiyoruz?” konusu okuma üzerinde büyük raporlar veya istatistikler mevcut değildir. Genel olarak bu konular üzerine Türkiye’de çok yetersiz kalmaktadır. Örneğin Kitap okuma oranları satış veya basım üzerinden ilişkilendiriliyor. Bu ilişkilendirme baştan aşağı mantıksız bir ilişkilendirmedir. Bakanlık çalışmalarına göz attığımızda, bu çalışmaların birçoğu güncel olmayan çalışmalardan oluşmaktadır. Yazıda veri kullanmayı çok isterdim bu yetersizlikler beni bundan tek arzum var; okumak, okumakAmin MaaloufKitapların ÖnemiKitap çoğu düşünüre göre bilgi ve duyguların en iyi aktarım aracıdır. 21 Yüzyılda bu durum hâlâ geçerliliğini korumakta. Binlerce yıldır kitaplar sayesinde düşüncelerimizi çağdaşlarımıza ve sonraki kuşaklara iletebiliyoruz. Kitaplar sayesinde düşüncenin yayılabilmesi insanlık tarihi gelişimi için etkili bir yol olmuştur. Her yüzyılın insanları kendinden önce gelenlerin eserlerini incelemiş ve onun üstüne kendi düşüncelerini eklemişlerdir. Bu şekilde yüzyıllar boyunca yeni düşünceler ortaya çıkmıştır. Aslında kitap sadece bir düşünce aracı değildir, Duyguların da aracıdır. Bunaltıdan kaçanların kalem salladıkları yerlerdir kitaplar. Kendini ifade etmek ve bilimsel bilgiyi kaydetmek gibi her konuda insanlar kitapları iyi bir aktarım aracı olarak tercih ettiler. Özellikle hikayeler ve romanları okunmaktan ziyade ben olanın ifade edilmesi için kitaplar okumak, geçmiş yüzyılların en iyi insanlarıyla sohbet etmek DescartesOkuyoruz da Nasıl Okuyoruz?Çağın koşullarına bağlı olarak Kitaplara ulaşmanın kolaylaştığı bir zamanlarda yaşıyoruz. Online uygulamalardan otogar büfelerine kadar birçok yerde kitap satışı yapılıyor. Satışı yapılan kitapların fiyatları da makul ölçüdedir. Bu gelişmeler özellikle gençlerin kitapla iç içe olmasını sağlamıştır. Sosyal ağların etkisiyle kitap çoğu kişi tarafından bilinen bir araç olmaya başlamıştır. Sabahattin Ali’yi duymayan yoktur, Nazım Hikmet’in bir şiirine mutlaka denk geliriz. Bunlar gelişen kitle iletişim araçları sayesinde mümkün olmaktadır. Kitap ve yazarların bilinirlik ölçeğinde bir artışından söz edebiliriz. Bir düşünce olarak şu noktaya gelmek istiyorum Her şey gibi kitapta artık tüketilen bir şey midir? Cevap evet kitaplar da artık çoğu güzel şey gibi tüketilmektedir. Yazarların en büyük problemlerinden biri anlaşılma kaygısıdır. Birçok yazar bu yüzden eser üretirler. Eserlerin tüketimi ise anlaşılmamasına yol açmaktadır. Okurlar sadece okuyor üzerinde düşünmek veya anlam arama çabasına çoğu zaman girmiyorlar. Bir kitabı okudum demek anladım demek ile eş anlamlı olmamıştır. Kitaplar sadece bir avuç yazı değildir. Derin okuyucular bunu çok iyi anlamıştır. Bazen bir okurdan kitapta kayboluyorum sözünü işitirseniz biliniz o okuyucu etkili okuyucudur. Kitapların bilinirliği artmakta fakat anlaşılma düzeyi zaman içinde düşmektedir. Bunun en büyük örneği üniversiteye giriş sınavlarında Türkçe ders netleridir. Çoğu sorusu okuduğunu anlama üzerine olan bu testlerde ülke olarak sınıfta kalmış gibi gözüküyoruz. Bunun en büyük nedeni okurluğun az olması bunu zaten çoğumuz biliyoruz. Eklenmesi gerekilen nokta okurluğumuz artsa dahi anlama işinin aynı düzeyde kalmasıdır. Dediğim üzere metinler tüketilecek şeyler değildir. Onlar anlaşılmak ve anlatmak için vardır. Kitaplar birçok türde olabilir fakat ortak noktaları anlaşılmak için var oku, ancak şunu unutma kitap, kitaptır. Sen, kitapla değil, aklınla hareket et!Maksim GorkiEtkili Okuma KonusuBirçok yerde etkili okumanın ipuçlarını veren yazılara denk gelmişizdir. Bu kısım bunlardan farklı bir noktaya dikkat çekecektir. Okuma eylemi kişinin kendi alandır. Yine kendini en iyi anlayan organizmadır insan. Öncelikle kişi kendini anlamalı ve okuma işinde etkili olmayı nasıl başaracağını anlamalıdır. Not tutmak elbette etkili bir yöntemdir. Bunun gibi yüzlerce yöntem mevcut. Benim yegane tavsiyem kişinin yöntemlerini kendisinin bulmasıdır. Bu yöntem ilginç olabilir bunda sorun yoktur. Örneğin şarkıya bir kitap karakterini uyarlayarak okuma yapabilirsiniz bu size kalmış. Bu konuda özgün olmaktan korkmayın. Okumak kadar güzel bir eylemi en iyi haliyle yapmaya çalışın. DESAM tarafından hazırlanan Ar-Ge raporuna göre Türk halkı günde 6 saat televizyon izliyor, günde 3 saat internete giriyor fakat kitap okumaya ancak yılda 6 saat vakit ayırıyor. DESAM raporuna göre Türk halkı olarak kitap okumuyoruz! Türkiye’de okuma alışkanlığı yok denecek kadar az. AB ülkelerinde yüzde 21 olan kitap okuma oranı, Türkiye’de sadece yüzde ÇOK FIKRALAR VE AŞK KİTAPLARI OKUNUYOR!DESAM raporunda atıfta bulunulan UNESCO Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu dünyadaki okuma alışkanlıkları raporuna göre Türkiye, kitap okuma oranında dünya ülkeleri arasında 86’ncı sırada; Gambiya, Fildişi Cumhuriyeti gibi Afrika ülkeleriyle birlikte yer kitap okuyan on binde bir kişinin okuduğu kitaplara baktığımızda yani en çok okunan kitaplar ise genelde; Fıkra kitapları, Namaz hocası ve Dua kitapları ile aşk kitapları başı 213 LİRA CEP TELEFONUNA YILDA 6,5 LİRA KİTABA AYIRIYORUZ!Ayda cep telefonu ve iletişim masraflarına 213 lira ayıran 4 kişilik bir Türk ailesi kitaba ise ayda değil yılda sadece 6,5 lira ayırıyor. Türkiye’de internet kafeler ve cep telefonu satış ofisleri ve bayilerinin sayısı çığ gibi artarken kütüphaneler sinek MİLYON KÜTÜPHANE ABONESİNE KARŞIN 71 MİLYON CEP TELEFONU ABONESİTürkiye’de çoğu AB standardını taşımamakla birlikte bin 118 kütüphaneye çoğu ders çalışmaya giden öğrenciler olmak üzere yılda 18 milyon kişi giriş yaparken, 16 bin kütüphanesi bulunan ABD’de kütüphanelere yılda 1 milyar 400 milyon giriş yapılıyor. Bin 118 kütüphaneye karşın Türkiye’de 600 bini aşkın kahvehane 1 milyon 25 bin kütüphane üye sayısı bulunuyorken 71 milyonun üzerinde cep telefonu abonesi BAŞINA 1399 SİGARAYA KARŞIN 7 KİTAP DÜŞÜYOR!Yapılan bir araştırmada gençler en önemli ihtiyaçlarının akıllı cep telefonu olduğunu dile getirirken BM İnsani gelişmişlik raporuna göre Türkiye’de kitap 235. sırada yer alan bir ihtiyaç malzemesi. Türkiye’de yılda kişi başına sigara tüketimi 1399 iken kişi başına 7 kitap bir araştırmada deneklerin 5/3’ ü son okuduğu kitabın adını hatırlayamazken futbolcu ve şarkıcıların künyelerini, sevgililerini bile ezbere saydığı ilgili değerlendirmelerde bulunan DESAM Başkanı Gürkan Avcı, “Oysa kitap okumak kişisel gelişimin yanı sıra beyin gelişimi açısından da oldukça önemli. Bu nedenle özellikle çocuklara mutlaka kitap okuma alışkanlığının kazandırılması gerekiyor” diye İÇİN TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR!Kitap okuyan insanların hem şanslı hem de farklı olduklarını söyleyen DESAM Başkanı Gürkan Avcı, “Öğrenci ve öğretmenlere okuduğu kitapları ve izlediği filmleri tavsiye ederek çok önemli bir rol model örneği sergileyen bir Milli Eğitim Bakanımızın olmasından memnuniyetle güç alarak Türkiye’nin biran önce kitap okuma ve okutma politikası oluşturması gerektiğini söylemek istiyorum. Çünkü Türkiye için rakamlar çok vahim ve tehlike çanları çalıyor. Türk halkı için okumak, temel yaşam ihtiyacı gibi algılanmalıdır. Bundan 40 - 50 sene önce Türkiye için okur -yazar olmak önemliydi. Ancak günümüzde sadece okur-yazar olmak değil, okumak ve yazmak gerekiyor. Bu Türkiye’nin önüne koyduğu hedefler doğrultusunda gelişim ve değişimi için zorunlu olduğu gibi çağdaş, güçlü ve saygın bir ülke olması için de şarttır” diye OKUMA SORUNU MİLLİ GÜVENLİK SORUNU GİBİ GÖRÜLMELİMilli Eğitim, Kültür ve Gençlik Bakanlıklarının ortak politikasıyla başta gençler ve çocuklar olmak üzere tüm halkın gün içerisinde 10 sayfa kitap okuması gibi bir hedefi yakalamasının Türk halkında yaratacağı kültürel gelişim ve değişimi hiçbir politik uygulamanın gerçekleştiremeyeceğini ifade eden Avcı, “Günde 10 sayfa kitap okuyan biri, yılda 3650 sayfa, ayda 300 sayfalık bir kitap okumuş olur. Ayda bir kitap okuyan bir insanın yaşadığı entelektüel, demokratik, insani, vicdani ve kültürel değişimi hiçbir devlet politikası sağlayamaz” BİR GENÇLİKLE BÜYÜK HEDEFLERE YÜRÜNEMEZTürkiye’de kitap okunmamasının yapısal nedenleri olduğunu belirterek, okul öncesi dönemden üniversite eğitiminin sonrasına kadar kitap okumanın stratejik bir konu olarak ele alınması gerektiğini kaydeden Avcı, “Kültür, eğitim ve bilim merkezleri olması gereken ilgili bakanlıkların kurumlarının Türkiye’de kitap okutma stratejilerinin olmadığını, kitapların halen e-kitap haline getirilemediğini, oysaki çağımızda kitabın, okurun evine, otomobiline, ayağına kadar götürülmesi gerektiğini belirterek "Günümüzde otomobilde, yolculukta, tatilde kitap okumanın önü açılmalıdır. Bunun için sesli kitaplar da yapılmalıdır. Klasik, eski kitap okuma alışkanlıklarımızı geliştirmeliyiz. Özellikle gençliğe farklı bir stratejiyle kitap okuma alışkanlığı kazandırmalıyız. Aksi takdirde okumayan bir gençlik ile büyük ve aydınlık hedeflere yürünemez” BABALARA KİTAP SEVGİSİ İÇİN TAVSİYELERYılbaşı kutlamalarının yaklaştığı günümüze dönük hatırlatma ve tavsiyeler doğrultusunda anne babalara da telkinlerde bulunan Avcı, kitap sevgisi ve kitap okuma kültürü için şunları söyledi;“Yılbaşı yaklaşıyor. Başta anne babalar olmak üzere her vatandaşımıza önerimdir ki hediye ve ödül listenizin en başında mutlaka kitaplar olsun. Evimizde mutlaka bir kütüphane yahut kitap köşesi bulunsun. Televizyon izleme veya dizi, film seyretme saatlerimiz olduğu gibi muhakkak kitap okuma saatleri de oluşturalım. AVM ve çarşılara gittiğimizde kitapçılara da uğrayalım ve alışveriş listemizde yiyecek içeceklerin yanında kitapta bulunsun. Bu arada mahkemelerimizin kimi para cezalarını kitap okuma cezasına çeviren örnek uygulamalarını artırması gerektiğini de hatırlatmak istiyorum.” Türkiye’de kitap okuma oranları hakkında her geçen gün farklı veriler yayınlanıyor. Ekonomik kriz, kâğıt sıkıntısı, Türk lirasının değer kaybı derken kitap satın almak eskiye nazaran zor bir konuma doğru sürükleniyor. Ancak Emek Kitap’ın Genel Müdürü Murat Bahadır’ın açıkladığı veriler, işin satış boyutunda hâlâ yükselişte olduğumuzu Eganba ve OdaKitap gibi dijital kitap satış sitelerinin, Kırmızı Kedi Kitabevlerinin ve Emek Kitap’ın Genel Müdür koltuğunda oturan Murat Bahadır, Türkiye’deki kitap satış ve okuma oranlarına dair ellerindeki verileri göre, ülkemizde kitap okuma oranı son 10 yılda yüzde 30’dan yüzde 40’a kadar çıkmayı yılda toplam 400 milyon civarında “kitap üretiminin” yapıldığını belirten Bahadır şöyle konuşuyor “400 milyonun yaklaşık yüzde 10’u Emek Kitap deposundan gidiyor. Avrupa ülkelerinden çok daha gerideyiz ama rakamlar her yıl artıyor. Devletin de okuma alışkanlığına katkısı olması gerekiyor.” Türkiye’de kitap sektörünün büyüklüğünün milyar dolar olduğunu söyleyen Bahadır, bu sayının yüzde 46’sını sınava hazırlık, diğer yüzde 46’sını edebiyat, araştırma, politika, yüzde 8’ini ise ithal kitapların oluşturduğunu ifade okuma alışkanlıklarının sınav döneminde azaldığını da vurgulayan Murat Bahadır, sınav dönemleri sonrası okuma oranlarında tekrar bir artış gözlemlediklerini de sözlerine Oranlarında Yüzde 10’luk Artış< Yapılan araştırmalara dikkat çeken Murat Bahadır şu değerlendirmeleri yapıyor “Okuma oranı yüzde 30’dan 40’lara kadar çıkmış durumda. Bunun birçok etkeni var. Birinci sebep, yapılan yayın sayısındaki artış. 2008’lerde yılda 30 ila 35 bin başlık yayınlanırken son yıllarda bu rakam yıllık 65-70 bin başlık kitaba çıktı. Aynı zamanda dijital platformlar da blog, wattpad gibi yeni nesil insanların okuma oranına katkı sağladı. Bunun yanı sıra ebeveynler artık daha bilinçli. Ebeveynler kendilerinde kitap okuma alışkanlığı olmasa bile çocuklarına bu alışkanlığı aşılamaya çalışıyorlar.”Kişisel Gelişim Kitapları Hâlâ Ön PlandaHer yaştan kitap okurunun olduğunun altını çizen Murat Bahadır, okurların ilgi alanında yaşa göre farklılıklar olduğunu ifade ediyor “13-20 yaş arasındaki gençler daha çok bestseller çok satan kitaplar ve popüler kültür kitaplarını tercih ediyorken, 25-30 yaş arası ise kişisel gelişime yöneliyor. 30 yaş ve üstünün tercihi ise araştırma-inceleme ve politika kitapları oluyor. Siyasi kitaplar 30 yaştan sonra daha çok tercih ediliyor. Okuma oranı her yaş profilinde yükseliyor. Artışı görüyoruz, sadece insanların alışveriş yaptıkları noktalar değişiyor. Genç yaş grubu kitap alışverişinde daha çok interneti tercih ederken ileri yaş okur kitlesi daha çok kitabevlerinden kitap alıyor.”Okurların Yüzde 80’i Kitabevleri Tercih EdiliyorPek çok dijital kitap mağazasının yanı sıra Kırmızı Kedi Kitabevleri’ni de bünyesine bulunduran Emek Kitap adına konuşan Bahadır, internet kitapçılığının sektördeki payından da bahsediyor “İnternet kitapçılığının sektördeki payı yüzde 18 ila 20 aralığında. Yüzde 80’lik kesim hala kitabevlerini tercih ediyor. İnterneti tercih eden yaş grubu 25-30 yaş arası. İleriki yaşlar kitabı gidip kitabevlerinden almayı tercih ediyor. Kitabevlerinin büyüklüklerin belli bir ölçüde olduğundan okuyucu buralarda istediği her kitabı alışverişinin en büyük avantajı ise kişinin kitabevinde bulamadığı kitaplara kolaylıkla ulaşması oluyor. 200 bin çeşit kitap merkezimizde bulunurken bir kitabevinde en fazla 60 bin çeşit kitaba ulaşıyorsunuz. Geri kalan 140 bin çeşit kitaba internet üzerinden ulaşılabiliyor. Bu da sektörün yüzde 35-40’ına denk geliyor. İnternet alışverişi daha pratik olabiliyor. İnsanlar yoğun çalıştıklarından zaman ayıramayabiliyorlar.” Sizin bu oranlara ve açıklamalara yaklaşımınız nasıl? Görüşlerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşmayı unutmayın.* * ** Vatikan Kütüphanesi, Nadir El Yazmalarını Dijitale AktarıyorKaynak OdaTvBabilEmek KitapKitapKitap Okuma OranlarıKırmızı Kedi YayıneviMurat BahadırOdaKitap Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunuyum. 2016'dan beri serbest editörlük yapıyor, çeşitli internet siteleri ve dergiler için haber ve incelemeler kaleme alıyorum. Next post Ülkemizde gazete ve kitap okuma oranı düşük. NEDEN? Son yıllarda yapılan araştırmalar, Türk toplumunun sosyal, ekonomik ve siyasî şartlarında önemli değişiklikler olmasına rağmen, kitap, gazete, dergi ile arasının iyi olmadığını, toplumumuzun okumayı bir alışkanlık ve hayat tarzı hâline getirmediğini göstermektedir. Meselâ, Millî Eğitim Bakanlığı’nın 1993 yılında yaptırdığı bir ankete göre, gençlerin % 61’inin son bir ayda hiç kitap okumadığı, % 13,4’ünün ise bir kitap okuduğu ortaya Yine yapılan bir araştırmaya göre, ülkemizde okumaya aday ilk grubu oluşturan üniversite gençliğinde okuma oranı % 37,1’ 1993 yılında yapılan bir başka araştırmaya göre ise, yaz aylarında nüfusu üç yüz binin üzerine çıkan Bodrum’da 127 kahvehane 230 içkili restoran 103 kafe-bar 12 disko 3 gazino 2 kumarhane 2 kitapçı var. Açıkça görüldüğü gibi Bodrum’da her şey var, ama kitap yok, kitap okuyan yoktur. Enteresan, üzerinde düşünülmesi gereken bir konu da 1973-1975 yılları arasında Türkiye’de 30 bin kitapçı var. 1993 yılında ise üçbin beşyüz. Onlar da, kaset, oyuncak, kırtasiye satarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Bir başka ilginç durum ise, 1983’te Türkiye’de çeşit kitap basıldığı hâlde, bu 1992’de düşüyor. Aynı yıl, yani 1992’de çeşitli ülkelerde basılan kitap sayısı çeşit olarak ise şöyledir Fransa’da ıngiltere’de Almanya’da Japonya’da ABD’de Günlük gazete satışlarında da, Türkiye ile diğer gelişmiş ülkeler arasında benzer uçurumlar dikkati çekiyor. Türkiye’de verilen bütün hediyelere, yapılan bütün promosyonlara rağmen gazetelerin toplam tirajı üç milyonu bir türlü geçmiyor. Toplam tiraj Japonya’da 68 milyonu, ABD’de ise 63 milyonu geçiyor. Bir Japon, yılda 25 kitap okuyor, Bir ısveçli, yılda 10 kitap okuyor, Bir Fransız, yılda 7 kitap okuyor. Türkiye’de ise 6 Türk, yılda 1 kitap okuyor. Hâlen ülkemizde 95 kişiye bir kahvehane, ama 65 bin kişiye bir kütüphane düşüyor. Ayrıca Japonya’da, ayakta kitap okuma alışkanlığı bile taşiyomi’ adıyla sözlüğe geçtiği hâlde, bizim ülkemizde bırakın ayakta kitap okumayı, evlerde kitapların yüzüne bile bakılmamakta ve kitaplar genellikle vitrinleri süsleyen bir aksesuar olarak Neden az okuyoruz? Millî Eğitim Bakanlığı’nın 1993 yılında yaptırdığı bir ankete göre insanımızın okumama sebepleri oran olarak şöyledir 1-Kitap okuma alışkanlığının olmaması % 50,2 2-Yeterince zaman bulunamaması % 16,6 3-Boş zamanlarında yoğun olması % 10,6 4-Tv, video ve sinemanın tercih edilmesi % 10,5 5-Kitap fiyatlarının yüksek olması % 4,6 6-Dersleri sebebiyle okuyamama % 3,4 7-Diğer sebepler % 1,9 8-Cevap yok % 2,27 7 Görülüyor ki az okumamızın en önemli sebepleri okuma alışkanlığının olmaması, tv, video ve sinemanın kitap okumaya tercih edilmesi. Fakat bu konuda Türkiye’de özellikle belirli kesimler, yıllarca daha çok, kitap fiyatlarının ülkemizde yüksek olmasını en önemli sebep olarak ileri sürmüşlerdir. Halbuki yapılan araştırmalar bunun doğru olmadığını ortaya koymaktadır. Hem yukarıdaki ankette kitap okumama sebepleri içinde sayılan, kitap fiyatlarının yüksek olması % 4,6 gibi küçük bir oran teşkil etmekte, hem de TÜYAP’ın 1992 Kasım’ında ıstanbul’da düzenlediği kitap fuarını gezenlerin % 56’sının aylık gelirinin iki milyon TL civarında olması, aylık geliri 12-14 milyon lira olanların oranının ise yüzde değil binde sekiz civarında olması bu görüşü çürütmektedir. Ayrıca yapılan bir başka araştırmaya göre 1993 yılında Bodrum’da içilen yerli içki 1 milyon şişe, yabancı içki 55 bin 715 şişedir. Yine aynı araştırmaya göre, Bodrum’da 1993 yılında 6 milyon 100 bin paket yerli sigara 2 milyon 400 bin paket yabancı sigara tüketilmiştir. Yani içki için para var, sigara için para var, fakat kitap için yoktur. Kitap, içki ve sigaradan çok mu pahalıdır? Bizce toplumumuzun az okumasının gerçek sebepleri şunlardır 1-Okuma alışkanlığımızın olmaması. Okuma ise büyük ölçüde bir alışkanlık gerektiriyor. Eğitim sistemimiz kitap okumayı teşvik edici, bunu bir alışkanlık hâline getirici nitelikte değildir. 2-Tv, video, sinema bizi engelliyor. ınsanlar gece boyunca hiçbir seçim yapmaksızın 4-5-6 saat durmadan tv seyrediyor. 3-ınsanların derd-i maişetle meşgul olması. Başka hiçbir şey düşünememesi. 4-Okuyan, düşünen insanlara karşı yıllardan beri takındığımız olumsuz tavır. 5-Gazeteler için ise Basına karşı duyulan güvensizliktir. Halbuki 21. yüzyıla, bilgi çağına girerken, eğer Türk toplumu dünya üzerinde iyi, güzel bir yer edinmek istiyorsa, okumak, düşünmek ve buna bağlı olarak tartışmak, sorgulamak ve eleştirmek ve bilim üretmek zorundadır. Ancak bunları gerçekleştirdiği zaman gelişecek, çağdaşlaşacak ve yer yüzünde tekrar ecdadına lâyık olduğu yeri Dipnotlar 1. Nihat Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, ıst., 1977, s. 223,224. 2. ılber Ortaylı, ıstanbul’dan Sayfalar, ıst. 1993, s. 174. 3. Ziyad Ebuzziya, “Zaman”, 10 şubat 1992. 4. “Milliyet”, 31 Temmuz 1993; “Zaman”, 9 Ağustos 1993. 5. 1990 Türkiye Kültür ve Sanat Yıllığı Türkiye Yazarlar Birliği Yayınları, Ankara, 1990. 6. Bedri Katipoğlu, Niçin Az Okuyoruz?, “Zaman”, 21 şubat 1998. 7. “Milliyet”, 31 Temmuz 1993. Öncelikle neden kitap okumuyoruz şeklinde kendimiz özeleştiri yapmamız gerek. Toplumumuzda kitap okuma oranlarının düşük olmasının nedenleri hakkında görüş sahipi olacağımızı düşünüyorum. Fatih Bağcıoğlu

ülkemizde kitap okuma oranı neden düşüktür